
Wembley Arena’nın girişindeki dev afişte genç bir adam, sarı camlı kocaman gözlüklerinin ardından bakıyordu.İçerideki barda biradan ziyade şarap içiliyor ve ihtimal, yarından çok dün konuşuluyordu. Bir efsaneydi dinleyeceğimiz. Beatles’ın dağıldığı günlerde John Lennon, son zamanlarda en sevdiği şarkının "Your song" olduğunu söylemiş, şarkının solistini gördüğünde de önünde diz çöküp "Bu o... Bu o..." diye haykırmıştı.Elton John, yüzü kızararak uzatmıştı elini:"Kalk yerden! John Lennon’sın sen".
Elton, sahneye 15 dakikalık gecikmeyle ve rüzgar efektiyle çıktı. Üzerine kırmızı takım elbise, içine siyah tişört giymişti. Eski frapan günlerden sadece o cüretkar kırmızı kalmıştı.Yeni albümünden iki parçayla açtı konseri, sonra "Tanıdık bir şeyler çalalım" deyip "Daniel"e girdi.
Ardı sıra "Sacrifice" ve "Sorry" geldi:
"Her şey bitince bana söyleyecek ne kalıyor/‘üzgünüm’, sözcüklerin en zoruna benziyor".
Ne çakmaklar sallandı ortada, ne fosforlu halkalar...
Salondakileri, hüzünle karışık bir sükut sardı.
Söylenen, "her şey bitmeden önce" onların şarkısıydı.
Nihayet "Rocket man" çalınca salon şöyle bir kımıldadı. Önümde oturan aristokrat kılıklı beyefendi, yanımda dansa başlayan 60’lık "altın kızlar"ı azarladı. Süslü kızlar
Nihayet "Rocket man" çalınca salon şöyle bir kımıldadı. Önümde oturan aristokrat kılıklı beyefendi, yanımda dansa başlayan 60’lık "altın kızlar"ı azarladı. Süslü kızlar
aldırmadı.Peşinden "Crocodile rock" gelince beyefendi de dikildi ayağa...
Ama salonu zıplatan şarkı, - seyircinin de ruh hali gereği - "I’m still standing" oldu, - yani bir nevi - "Yıkılmadım ayaktayım". Gerçekten de ayaklandılar.
Ta ki, Elton, veda ederken, John Lennon’a diz çöktüren "Your song"u çalıncaya kadar...Züğürt bir gencin sevgilisine hediye olarak yazdığı bu şarkıda Elton sustu ve salon, sevdiğiyle Bernie Taupin’in dizeleriyle konuştu:
"Söyleyebilirsin herkese / ‘Bu benim şarkım’ diye...
Pek basit görünebilir, ama yazıldı işte...
Her neyse, / aslında demek istediğim:Gördüğüm en tatlı gözler senin".
Sanki notaların diliyle anlaşan bir cemaatin üyesiydik o gece...
Sanki notaların diliyle anlaşan bir cemaatin üyesiydik o gece...
Bir pop konserine değil, yıllanmış bir dostun yaş günü partisine gitmiş gibiydik.
Hepimiz maziden tanıdık bir şarkının ve o şarkıda anlatılan aşkın peşindeydik.