Almanya'ya yerleşmiş bir aile dostunun yılda bir kez yolladığı "tuğla" gibi katalog, çocukluk yıllarım için inanılması güç ürünlerle doluydu.
Mesela renkli televizyonlar...
Hele bir de o televizyonların tanıtımlarında western filmi fotoğrafı kullanılmışsa aklım başımdan giderdi.
Rengarenk tüylü başlıklarıyla Kızılderilileri canlı olarak görmüş gibi hisseder ve "Teks'teki ambians gerçekmiş işte!.." diye sevinirdim.
"Hiç mi renkli Kızılderili görmedin?" diyenlere cevabım; "Dönemin şartları düşünülürse pek gördüğüm söylenemez abi!" olurdu.
70'lerin ortaları, televizyon siyah/beyaz, video ufukta belirmemiş gibi teknik kısımları geçelim...
O yıllarda "kovboy filmleri" demodeydi ve sinemalarda da nadiren bir Kızılderili/kovboy filmi gösterilirdi.
Yani ekranda hareket eden renkli bir Kızılderili görmem için çok zaman gerekti...
O kataloglardaki evlere, eşyalara ve mutluluktan yanakları kızarmış insanlara bakıp "Galiba Jetgiller'in ambiansı da gerçekmiş!.." şeklinde hayıflanarak büyüdüm.
Renkli televizyon yayınına geçildiğinde, daha önce video sayesinde idman yapmış olan bünyeler çok şaşırmadı.
Benim zaten Kızılderili/kovboy hadisesini aşağılamam gereken uyuz yaşlarım gelmişti.
Asıl derdim de şuydu: "Gürültülü rock albümlerini daha gürültülü nasıl dinleyebilirim?"
O dönemi de yabancı müzik dergilerinde gördüğümüz müzik setlerine hayranlık duyarak geçirdik.
Kanat Atkaya / Hürriyet