Oh Oldu!

Az mı çektirdiler ona… Kül oldu yana yana… Sıra geldi ona da… Oh oldu! Şaka bir yana best of'u olmadığı için üzüldüğüm iki şarkıcıdan biriydi Füsun Önal. Diğeri ise Gönül Yazar!
Günümüzde birçok şarkıcı daha on yılını, hatta beş yılını bile doldurmadan peş peşe best of, remix, cover albümleri yayınlarken, müziğe neredeyse 40 yılını vermiş, pek çok hit şarkısı olan Füsun Önal'ın bir best of'unun olmaması akıl alır bir şey değildi.
Yıllardır yapılmak istenen bu albüm için Füsun Önal'ın önündeki en büyük engel, birçok şarkıcının olduğu gibi annesinin şarkı sözü mirasını akıl almaz rakamlarla "koruyan" Zeynep Talu'ydu. Nitekim "Minik Kuş" hariç, sözlerini Çiğdem Talu'nun yazdığı şarkılar yer almıyor bu albümde.
Ve ağırlıklı olarak Füsun Önal'ın kendi kaleme aldığı şarkılar var. Yani kendi best of'unu kendin yap durumu! "İllallah", "Canım Benim", "Ben Sen Olsaydım", "Flört", "Aşk Nezlesi", "Söz Vermiştin", "Hep Seni Düşündüm", "Gel Gel" gibi gerçekten "hafif" ve zıpır şarkılar bunlar…
Neyse ki, albümde Füsun Önal deyince akla gelen ve Oktay Yurdatapan imzalı, gerçekten "hit" olan, bugün bile her an, herkesin hep bir ağızdan söylediği üç şarkı "Ah Nerede", "Oh Olsun" ve "Senden Başka" yer alıyor da, açıkçası bunca yıl süren çaba albüme, çıktığına değecek nitelik kazandırıyor.
Füsun Önal Ankara Koleji'nde okuduğu yıllarda 11 yıl klasik piyano, iki yıl da şan dersleri aldı. Üniversite yıllarında ise Erol Pekcan caz orkestrasının solisti oldu. İlk plağı "You Don't Have To Say You Love Me"yi 1966 yılında, henüz bir lise öğrencisiyken yaptı ama ilk başarıyı 1971'de "Flört" adlı plakla tattı. Hemen ardından patlattığı "Senden Başka" ile büyük ses getirdi. Ama Füsun Önal yerinde duracak, bekleyecek biri değildi.
Atilla Özdemiroğlu ile hem mesleki hem hayat ortaklığı meyvelerini birer birer verecek; "Oh Olsun" 45'liği ve "Alo… Ben Füsun" long play'iyle Türk hafif müziğinin iddialı isimlerinden biri olarak yerini alacaktı.
Atilla Özdemiroğlu sonrası Çiğdem Talu ve Melih Kibar ile yaptığı işbirliği de gayet verimli oldu. Bu "Yıldönümü", "Anlamıyorum", "Beni Hatırlar mısın?", "Zorla Güzellik Olmaz", "Neden Tuttun Elimi", "Minik Kuş" gibi şarkıların temsil ettiği, içlerinde güzel parçaların da yer aldığı ama genelde orta karar başarıların dönemiydi aslında.
Füsun Önal uzun yıllar sahneye çıktı, çok söyledi, çok dans etti, sonra bir anda pili bitti sanki. Müzikal anlamda söylüyorum bunu.
Albümler durdu, konserler kesildi, turneler bitti. Geniş kitlelerle müzikal bağı kesildi. Ama o hiç durmadı, hep çalıştı, hep bir yerlerde bir şekilde kendini gösterdi. Tiyatro oyunlarıyla, radyo ve tv programlarıyla, fotoğraf sergileriyle, kitaplarıyla, haftalık yazıları ve söyleşileriyle…
Ben kişisel olarak, daha TRT'nin siyah beyaz ekranlarından beri Füsun Önal'ı hep biraz fazla şekerli, fazla sevimli, fazla hevesli ve bu nedenlerle de biraz yorucu bulmuşumdur.
Vokalini ve dansını biraz ölçüsüz, ateşini de fazla harlı hissetmiş ve ona pek yakın duramamışımdır. Hakan Eren'in bir zamanlar Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde Türk hafif müziği sanatçılarını ağırladığı "Geçmiş Bahar Mimozaları" panellerinden birinin konuğunun Füsun Önal olduğunu öğrenince, doğrusu arkadaşımın davetini kabul etmekte tereddüt etmiştim. Söyleşisini, sohbet sonrası verdiği minik resitali ve kitap ikramını bir yana bırakırsak, bir best of albümünün olamaması konusundaki üzüntüsünü paylaşmış ve bunun ona yapılmış bir haksızlık olduğunu düşünmüştüm.
O nedenle de bu albümün nihayet hayat bulmasına bir dinleyici olarak kendimden çok onun adına ve onu sevenlerin, bekleyenlerin adına seviniyorum.

Mehmet Bilal Dede