
Kısa süre içinde gazinoların alt kadrolarında aranılan isimlerden biri olan Suna Yıldızoğlu, ilk 45'liğinde İngilizce şarkılar söyledi ve memlekette seksi olmanın geçer akçe olduğu o günlerde Rod Steward'ın "Do You Think I'm Sexy"siyle epeyce prim yaptı. Ardından Türkçe sözlü şarkılar söylemeye heves etti, ancak uzunca bir süre bozuk diksiyonundan dolayı, ne yaptıysa TRT denetimini aşamadı.
O da televizyona çıkacağı zamanlarda "Amor Amor" gibi "La Vie En Rose" gibi can simidi şarkılar söyleyerek günü kurtardı. Rahmetli Çetin Alp'le dillere destan bir aşk yaşadı ve bu aşktan geriye bir de 45'lik kaldı. O günlerin modasına uygun olarak 12'' formatında yayınlanan bu "dev 45'lik"te meşhur "Endless Love"ı, Çetin Alp'le birlikte Türkçe sözlerle söylüyordu. İkili olarak uzunca bir süre sahneye de çıktılar, zaman zaman televizyonda gözüktüler, gazete ve dergi sayfalarını işgal ettiler.
Yıldızoğlu'nun sevgilisinin ne denli "maço" olduğuna dair teferruatlar verdiği beyanatları, mayolu pozları eşliğinde haber oldu dergilere. Alp'in hala eşinden boşanamamış olması, Yıldızoğlu'nun o günlerin Türkiye'sinde "metres hayatı" diye adlandırılan bir şey yaşıyor olması, basında epeyce mevzu edildi. Belki bu durum onun seksiliğini daha da artırmış olabilir gözümüzde tabi, bilinmez.
Suna Yıldızoğlu en sonunda bir de "Türküler Türkülerimiz" adında bir albüm yaptı. Sadece kaset formatında basılan bu albümde kırık Türkçesiyle türküler söyledi, hatta denetim engelini nihayet aşıp, "Tüğküler, tüğküleğimiiiiiiizzzzzzz," şarkısını ekranda da seslendirdi. Sonrasında Çetin Alp'ten ayrılan ve sahnelere veda eden Yıldızoğlu, bir zaman geçince duyduk ki memleketi İngiltere'ye geri dönüp orada bir İngilizle evlenmiş. Şimdilerde çoluk çocuk sahibi, muhtemelen şişman, orta yaşın üzerinde bir İngiliz kadını olarak hayatını sürdürüyordur.
Ben en çok 1986 Kuşadası Altın Güvercin Şarkı Yarışması'nda Füsun Önal'la düet söyledikleri "Aşık Olmak Ne Güzel" şarkısını severdim. "Geliveğdi yanıma biğdeeeeennnnn, ellerimi tutup okşadı" diye başlardı Suna şarkıya, sonra Füsun devam ederdi cıvıl cıvıl sesiyle: "Sanki rüyadayım sandım, varlığına inanamadım".
Hem seksi, hem eğlenceli, hem neşeli, hem gizemliydiler.
Tuhaf ama hoş bir ikili olmuşlardı velhasıl-ı kelam.
Hakan Tok/http://www.birzamanlar.net/