
Bir dolmuşta sallana sallana giderken Orhan Gencebay’ın patlak vermesi teypte, yanındaki adamın gözünün kenarındaki kırışıktan bir damla ter akması ve dikiz aynasında boncuktan yapılmış çifte kumruların sallanması mesela, Türkçe bir şeydir. Ya da otobüs duraklarında aniden başlayan ahbaplıkların ayaküstü verilen sırları, ayaküstü alınan akılları. Onlar da son derece Türkçe’dir. Aniden tanışıp aniden çay içtiğiniz köy evleri de yazılıdır mesela, Türkçe İnsanlık Kılavuzu’nda. Ya da işte, arkadaşlarınızla eski şarkıları söyleyip öyle içiniz burularak neşelenmek gibi. Dostlarla karşılaşınca gözleriniz dolarak gülmek gibi. Deniz kıyısında otururken birisinin şarkının en öldürücü dizesini aniden hatırlaması gibi ya da. Şehir meydanındaki süs havuzuna giren siyah donlu çocukların hazin neşesi de var mesela. Bunlar hep işte, Türkçe şeylerdir. Tıpkı "efkâr" sözcüğü gibi başka dillere tercümeleri mümkün değildir.
Teoman’ın şarkısını söyleyecek Müslüm Gürses birazdan:
"Bugün benim doğum günüm / Hem sarhoşum hem yastayım / Bir bar taburesi üstünde babamın öldüğü yaştayım" diyecek sahnede. Birazdan onun konserine gideceğim. Siz bu satırları okurken, ben Türkçe bir şeyler yaşıyor olacağım muhtemelen. Kendilerini kesen çocuklar gibi. Erkek erkeğe çıkıp gecekondu mahallelerinden, ceplerinde bir tek dönüş bileti parasıyla hayatlarının gecesini yaşamaya gelenlerle, aynı yerlerde saf tutacağım. "Delikanlı" olmaya çalışan çocukların çok antrenman yapılmış tespih sallayışlarına, gömlek kollarından beyazı görünen amele yanıklarına, uzun süredir ilk kez boyanmış ayakkabılarına, konser ışıklarının dolu doluymuş gibi gösterdiği gözlerine bakacağım.
"Bitiyorum abi buna" dedikleri şarkı çıkınca birbirlerinin kollarından tutup sarsışlarına, gözlerini kapayıp haykırarak o şarkıları söyleyişlerine, birçok şeyi birden o haykırışla söylediklerini hissedişlerine bakacağım. Çok fena efkârlanacağım.Sonra, herhalde yarın, bütün bunları size, son derece Türkçe olarak, tercüme etmeye çalışacağım. Çok şahane olacak birbirimizi anlayışımız, bunu bir tek bizim anlayışımız. Şahane şey, benim demediklerimi de anlayışınız. Yani işte Türkçe olmanız sizin de, iyi şey, efkârlanmanız.
Ece Temelkuran/Milliyet