Bir kanal Yüzücü'yü yine gösterse ne iyi olur!

Bizim derin bilinçdışımızda hâlâ "bir kaşık suda boğulmak" duygusunu uyandıran içi dolu, masmavi bir yüzme havuzu Amerikan kültüründe "Amerikan Rüyası" denen şeyin açık simgesidir.Bizim umursamadığımız ("yaz olur, doldurulur!") boş yüzme havuzu görüntüsü Amerikan zihninde "içi boşalmış, umutları kırılmış, geleceği tükenmiş bir hayat" çağrışımı yapar.
İşte bunlardan söz ermiştim ya, bir okurum (Ayşe Hür) gönderdiği mektupta The Swimmer/Yüzücü filmini hatırlatıyordu: "Bu filmin tümü sizin belirttiğiniz metaforların cisimleşmiş halidir. Henüz 14 yaşındayken seyretmiştim bu filmi ama etkisini hâlâ taşırım."Öyle haklıydı ki okurum...Frank Perry'nin yönettiği 1968 yapımı başrolünde Burt Lancaster'in oynadığı bu filmi bir kez seyreden bir daha unutamaz.Uzun zamandır ortalıklarda görünmeyen Ned Merill adlı orta yaşlı reklamcı bir gün arkadaşlarının havuz partisinde ortaya çıkıverir.Üzerinde siyah bir mayodan başka şey yoktur.Evine gidecektir.Sürekli "tenis oynadıklarını ve babalarını çok sevdiklerini" mırıldandığı kızlarının ve karısının bulunduğu evine...Nasıl?
Yan yana sıralanmış onlarca komşu evin bahçelerindeki havuzları yüzerek yolu katedecektir.Çılgınca ve gizemli bir arzudur bu...Yüzmeye başlar.Her havuzda yeni bir hayat, yeni ilişkiler, yeni hesaplaşmalar karşılar onu...Filmin devamını okurum şöyle anlatıyor:"Yolculuğu bittiğinde, kendisine hayran sandığı kadınların artık onu nefretle andığını keşfetmekle kalmaz; dostlarınca unutulduğunu, yaptıklarının kimse tarafından değerli bulunmadığını, aslında yalnız bir insan olduğunu ve ölüme bir adımdaha yaklaştığını fark eder.Son havuzun kenarında soğuktan mı yalnızlıktan mı nedir, öyle bir titrer ki, bencilliğin cezası bu kadar ağır mı olmalı, diye düşündüğümü hatırlarım."Bir eleştirmen Yüzücü filmi için "içinde tek bir kavga dövüş sahnesi olmadan, tek bir silah patlamadan insanı böylesine altüst eden bir başka Amerikan filmi var mıdır?" diye sormuştu.Silah yok, kavga yok... Doğru.
Ama ışıl ışıl yüzme havuzlarının yarattığı refah ve mutluluk duygusunun alltında o kültürün dipteki karanlığı ve saklı hüznü yatmaktadır...
Film işte o karanlığı su yüzüne çıkarır.Son not olarak, diyorum ki şu kanallarımızdan biri The Swimmer/Yüzücü'yü bir daha ekrana getirse, ne iyi olur.
Üzerinden 33 yıl geçmiş olmasına karşın şaşırtıcı biçimde modern bir filmdir.Hiç izlememiş genç sinemaseverler çok etkilenecekler, eminim.

Haşmet Babaoğlu/Vatan