Geçen hafta kar yolları kestiğinde evde kütüphaneme daldım. Yıllardır açılmamış bir dolabın içinden eski ajandalar çıktı.
Kendimi bildim bileli hangi gün ne yaptığımı kaydederim.
Tozlarını silkeleyip 1979 ajandasını çektim.
“Çeyrek asır önce bu zamanlar ne yapıyormuşum” diye merak ettim. Sayfaları çevirdikçe hayret ettim.
İzninizle 1979 Ocak’ının son iki haftasında katıldığım etkinliklerden örnekler vermek istiyorum:
16 Ocak - Sanatsevenler Derneği’nde Uğur Mumcu söyleşisi
17 Ocak - BYYO’da “Ladik 76” gösterisi
18 Ocak - Sanatsevenler’de Müjdat Gezen söyleşisi
20 Ocak - AST’ta Tak-Tik oyunu
22 Ocak - Sanatsevenler’de Attila İlhan söyleşisi
23 Ocak - Sanatsevenler’de Aziz Nesin söyleşisi
24 Ocak - Eti Sanat Merkezi’nde Maden filmi gösterimi
26 Ocak - Sanatsevenler’de İnsan Hakları açık oturumu
28 Ocak - Halk Tiyatrosu’nda Kamboçya tartışması
Merakla öbür sayfaları çevirdim. Anılar uçuştu sayfalar arasından:
ODTÜ’de şenlik / Can Yücel-Fatsa Çocuk korosu
Arı sinemasında Ruhi Su dinletisi
Çağdaş Sahne’de Onat Kutlar söyleşisi
Zafer çarşısında Fikret Otyam sergisi…
Arada talimat notları var:
“Çark kitabevine taksit öde… Ciltçiden Cumhuriyet’leri al… SBF kütüphanesine kitapları bırak… Plakçıdan kaset doldur… TÖB-DER’de buluşma… Hoytur’da prova… İngiliz Kültür’de ders… akşam partiye…” (bildiğiniz partilerden değil).
Kendimi bildim bileli hangi gün ne yaptığımı kaydederim.
Tozlarını silkeleyip 1979 ajandasını çektim.
“Çeyrek asır önce bu zamanlar ne yapıyormuşum” diye merak ettim. Sayfaları çevirdikçe hayret ettim.
İzninizle 1979 Ocak’ının son iki haftasında katıldığım etkinliklerden örnekler vermek istiyorum:
16 Ocak - Sanatsevenler Derneği’nde Uğur Mumcu söyleşisi
17 Ocak - BYYO’da “Ladik 76” gösterisi
18 Ocak - Sanatsevenler’de Müjdat Gezen söyleşisi
20 Ocak - AST’ta Tak-Tik oyunu
22 Ocak - Sanatsevenler’de Attila İlhan söyleşisi
23 Ocak - Sanatsevenler’de Aziz Nesin söyleşisi
24 Ocak - Eti Sanat Merkezi’nde Maden filmi gösterimi
26 Ocak - Sanatsevenler’de İnsan Hakları açık oturumu
28 Ocak - Halk Tiyatrosu’nda Kamboçya tartışması
Merakla öbür sayfaları çevirdim. Anılar uçuştu sayfalar arasından:
ODTÜ’de şenlik / Can Yücel-Fatsa Çocuk korosu
Arı sinemasında Ruhi Su dinletisi
Çağdaş Sahne’de Onat Kutlar söyleşisi
Zafer çarşısında Fikret Otyam sergisi…
Arada talimat notları var:
“Çark kitabevine taksit öde… Ciltçiden Cumhuriyet’leri al… SBF kütüphanesine kitapları bırak… Plakçıdan kaset doldur… TÖB-DER’de buluşma… Hoytur’da prova… İngiliz Kültür’de ders… akşam partiye…” (bildiğiniz partilerden değil).
18 yaşında bir üniversite öğrencisinin gündemi bu… Üstelik o yıl işe başlamışım; hem çalışıp hem okuyorum.
Sonra 1980 ajandasına geçtim. Yine aynı:
Çağdaş Sahne’de Murat Belge söyleşisi…
Alman Kültür’de Brecht filmleri gösterimi…
Eti Kültür’de Demir Yol filmi…
Sonra Eylül ayı geliyor.
Ajanda’daki notlar bıçak gibi kesiliyor.
Sonraki sayfalar boş…
Bomboş...
Kişisel bir nostalji gezintisi değil bu… bir neslin, bir ülkenin, bir şehrin, bir kültürel iklimin bilançosu…
Böyle bir ajandadan çıkıp geldik biz... Okuyor, çalışıyor, o söyleşiden bu panele koşturuyor, ha babam tartışıyorduk.
Önce eşkıyalarını üzerimize saldılar. Bizi birbirimize saldırttılar.
Sonra bir Eylül sabahı yolumuzu kestiler.
Söyleşiler, paneller, konserler bitti.
Uğur Mumcu’yu Onat Kutlar’ı uçurdular. Aziz Nesin’i yakmaya kalktılar.
Sanatsevenler’i, Çağdaş Sahne’yi kapattılar.
Eti Sanat’ın yerine porno sineması açtılar.
Fatsa’yı dağıttılar.
O zamanın katilleri “kahraman”, kahramanları kurban oldu.
Kuşağım sessizliğe boğuldu.
Cumartesi, Ankara’nın en şahane eğlence mekanı SSK’nın (Ankara’ya da böylesi yaraşmaz mı), en sıkı rock barı Gölge’de, Patika sanat dergisinin 16. yaşgünü kutlaması vardı. Ben de konuşmacıydım.
Kara, ayaza rağmen içerisi tıklım tıklımdı. Şiirle, müzikle, sohbetle dolu 4 saat geçirdik. Sanat sevdalısı gençlerle söyleştik.
1970’lerin Sanatsevenler’i tüttü burnumda… O zamanki benim yaşımda olan dinleyicilere “1979 ajandası”ndan söz ettim.
80 kesintisinden…
90 sessizliğinden…
Ve 2006 başında bir rock barda yeniden birbirini, kendini bulan gençlerden…
Umarım bu ilgi, yeni buluşmaların kapısını açar.
Dilerim Başkent yeniden kültürle, sanatla buluşur.
Ola ki o gün oradakilerin bir kısmı eve dönünce ajandasına “Gölge’de Nevzat Çelik’ten Şafak Türküsü’nü dinledim” diye yazmıştır.
Belki açıp bakarlar o ajandalara, çeyrek yüzyıl sonra…
Dilerim tank geçmemiş olur gençliklerinin içinden… Her sayfası dopdolu olur ajandalarının…
Ve sahip çıkarlar şairlerine, yazarlarına, aydınlarına…
Onları bombalatmaz, ateşe atmazlar.
Sonra 1980 ajandasına geçtim. Yine aynı:
Çağdaş Sahne’de Murat Belge söyleşisi…
Alman Kültür’de Brecht filmleri gösterimi…
Eti Kültür’de Demir Yol filmi…
Sonra Eylül ayı geliyor.
Ajanda’daki notlar bıçak gibi kesiliyor.
Sonraki sayfalar boş…
Bomboş...
Kişisel bir nostalji gezintisi değil bu… bir neslin, bir ülkenin, bir şehrin, bir kültürel iklimin bilançosu…
Böyle bir ajandadan çıkıp geldik biz... Okuyor, çalışıyor, o söyleşiden bu panele koşturuyor, ha babam tartışıyorduk.
Önce eşkıyalarını üzerimize saldılar. Bizi birbirimize saldırttılar.
Sonra bir Eylül sabahı yolumuzu kestiler.
Söyleşiler, paneller, konserler bitti.
Uğur Mumcu’yu Onat Kutlar’ı uçurdular. Aziz Nesin’i yakmaya kalktılar.
Sanatsevenler’i, Çağdaş Sahne’yi kapattılar.
Eti Sanat’ın yerine porno sineması açtılar.
Fatsa’yı dağıttılar.
O zamanın katilleri “kahraman”, kahramanları kurban oldu.
Kuşağım sessizliğe boğuldu.
Cumartesi, Ankara’nın en şahane eğlence mekanı SSK’nın (Ankara’ya da böylesi yaraşmaz mı), en sıkı rock barı Gölge’de, Patika sanat dergisinin 16. yaşgünü kutlaması vardı. Ben de konuşmacıydım.
Kara, ayaza rağmen içerisi tıklım tıklımdı. Şiirle, müzikle, sohbetle dolu 4 saat geçirdik. Sanat sevdalısı gençlerle söyleştik.
1970’lerin Sanatsevenler’i tüttü burnumda… O zamanki benim yaşımda olan dinleyicilere “1979 ajandası”ndan söz ettim.
80 kesintisinden…
90 sessizliğinden…
Ve 2006 başında bir rock barda yeniden birbirini, kendini bulan gençlerden…
Umarım bu ilgi, yeni buluşmaların kapısını açar.
Dilerim Başkent yeniden kültürle, sanatla buluşur.
Ola ki o gün oradakilerin bir kısmı eve dönünce ajandasına “Gölge’de Nevzat Çelik’ten Şafak Türküsü’nü dinledim” diye yazmıştır.
Belki açıp bakarlar o ajandalara, çeyrek yüzyıl sonra…
Dilerim tank geçmemiş olur gençliklerinin içinden… Her sayfası dopdolu olur ajandalarının…
Ve sahip çıkarlar şairlerine, yazarlarına, aydınlarına…
Onları bombalatmaz, ateşe atmazlar.
Can Dündar