1980'lerin yıkımından kurtulmayı başaran bir ikona
1980'lerin ortası Londra... Şehrin merkezinden varoşlara yolcu taşıyan metroya bir genç kız bindi. Sarışın bir İngiliz... Üstü başı hırpaniydi. Sarhoştu.Kendini kulaklığından yayılan sese teslim etmiş gibiydi. Haykırırcasına o sese eşlik ediyordu:"Love don't live here anymore (Aşk artık burada yaşamıyor)..."Metrodakilerle birlikte ben de ona bakıyordum hayretle...Hiç aldırmıyordu.Yere çöktü. Ağlayarak Eros'la vedalaşmaya devam etti:"Aşk artık burada yaşamıyor."Kızın derdini merak ettim tabii ama daha çok söylediği şarkıya takıldı aklım... Bir müzik mağazasına gidip şarkıyı mırıldandım.Yeni çıkan bir albümü verdiler elime... Madonna'ydı...Bu ismi ve o şarkıyı hiç unutmadım.
İlginçtir, 1980'lerden pek az şey ayakta kaldı:Duvar çöktü.Özal ve Reagan öldü. Türkiye'nin korkulu rüyası Evren ressam, Sovyetler'i çökerten Gorbaçov emekli oldu. Nokta, Gırgır, Erkekçe, Hey dergisi, Tan gazetesi gitti."Dallas" bitti.Dalan'lar, Calp'ler, Sunalp'ler tarih oldu.Samantha Fox unutuldu.Michael Jackson çocuklara sarkıntılıkla suçlandı.Cicciolina yaşlandı.Küçük Emrah büyüdü.Wham, Eurytmics dağıldı.
Ama Madonna hâlâ duruyor.Eski popülerliğinde değil belki ama hâlâ provokatif, gözalıcı ve yenilikçi...Daha geçen mayısta Los Angeles konserinde bir şarkısını dev bir haçın üstünde asılı halde söyleyince Kilise'yi ayağa kaldırdı.Başkan Bush'un bağlı olduğu Evangelistler Birliği, Madonna'yı "Yakışıksız ve tehlikeli" bulduğunu açıkladı.Sanatçının 51 günlük turnesi bu skandalın sarsıntısıyla geçti.Vatikan onu "büyücüler ve satanistler"le eş tuttu.Düsseldorf konserini savcıların da izleyeceği ve "müstehcen bir şeyler olursa" diğer konserleri yasaklayacağı duyuruldu.Rus Ortodoks kilisesi, konserlerini boykot çağrısı yaptı.Ve nihayet ağustos başında Roma konseri öncesi Vatikan, Madonna'nın kutsal değerlere saygısızlık nedeniyle afaroz edilmesi gerektiğini açıkladı."Açıkça kilise karşıtı bir zevksizlik örneği olan bu şov yasaklanmalıdır" dedi.Madonna'nın cevabı basit oldu:"İsa, vermek istediğim mesajdan dolayı rahatsızlık duymazdı."Konsere katılımın büyüklüğü, gençlerin Vatikan'a değil, Madonna'ya inandığını gösteriyordu.
1960'lar, 1970'ler, yani Beatles'lar, Pink Floyd'lar, Rolling Stones'lar, Elton John'lar hâlâ müzik listelerinin başında, yeni yetmelerin ipod'unda boy gösterirken 80'lerin bu kadar hızla tarih sahnesinden çekilip gidivermesini nasıl açıklamalı?Neden o yıllarda sahneye çıkanların çoğu, kendilerinden öncekiler gibi klasikleşemediler?Dünya 70'lerle birlikte krize girdi, 80'lerde gezegenimiz güvenli bir yer olmaktan çıktı; ondan mı?Doğu ile Batı arasındaki lanet soğuk savaşın, Türkiye'deki korkunç askeri nizamın, hafızamızda hiçbir renkli anıya yer bırakmamasından mı?Yoksa o yıllardan itibaren birçok alana olduğu gibi pop müziğe de damgasını vuran seri üretimin, hiçbir kalıcı değer, isim, eser üretememesinden, ortaya uçurulan balonlar ne kadar hızla yükselip ne kadar çabuk sönerse o kadar kıymete binmesinden mi?Sistemin tamamen bu "seri üret-çabuk tüket" anlayışından beslenmesinden, apolitik kitlelerin tuzağa düşüp tükettikçe tatminsizleşip tatminsizleştikçe tüketir hale gelmesinden mi?Her neden ise, olmadı işte...80'ler hafızalarda nostaljik tatlar bıraktıysa da, 60'ların, 70'lerin efsanesini yaratamadı.
Peki bu uçuculuk rüzgarına Madonna nasıl direnebildi? Bunca yıl ayakta kalmayı, hem yenilerin hem eskilerin gözdesi olmayı nasıl başarabildi?Her yeni kuşağın taleplerine cevap yetiştirebilen seksapeli sayesinde mi?Her daim yeni görünmesini sağlayan tazeliği ve uyum yeteneğiyle mi?Yoksa kendinden öncekilerden miras bir (hadi isyan demeyelim) itirazı, cüretkar bir kafa tutmaya, hatta provokasyona dönüştürebildiği için mi?Ben, en çok bu sonuncusuna tav olanlardanım.Evet, o, eski şarkılarından birinde deklare ettiği gibi "maddiyatçı bir dünyada yaşayan, maddiyatçı bir kız..."O yüzden alabildiğine gerçekçi...Eski romanslarla işi olmayan cinsten...
Ama 70'lerden devraldığı o gerçekçilik ve isyan ruhu, onun 80'lerin yeni muhafazakarlık rüzgarına pabuç bırakmamasını sağladı.O sayede sistemin dayattığı ne kadar ahlakçı kalıp varsa hepsine meydan okudu.Adını "Meryem"den almasına rağmen, Amerika'nın dinsel tutuculuğuyla dalga geçti. "Like a Prayer" albümünde yanan haçların önünde zenci bir İsa ile seviştiğinde Katolik kilisesince aforoz edildi. Bu skandalla yükselen grafiğiyle Pepsi'nin reklam yıldızı olduysa da, Papa'nın laneti Pepsi'yi bile korkuttu, reklamın yayını durduruldu. Markalar bile ondan korktu.
Ardından sıra aileye geldi.Evlilik dışı çocukları kollayan bir şarkıda "Bana nasihat etme baba" diyen sesi, 80 doğumluların, aykırıların ergenliğine damgasını vurdu. "Sex" adlı kışkırtıcı kitabında, sahne şovlarında cinsel farklılıkları sergilemekten, sado-mazo mesajlar vermekten, gay'lere, lezbiyenlere çiçek atmaktan çekinmedi.Nihayet Porto Rico'da, kutsal değerlerin en gözdesini, bir milli bayrağı apış arasını kurulamakta kullandığında bütün devleti ayağa kaldırdı.Politikacılar "gençlere kötü örnek oluyor" diye konserlerini yasaklamaya kalkıştı; olmadı. Madonna alt edilemedi.Tersine ödüllere boğuldu. Kıyafetleri, şarkıları, dansları moda oldu.Bugün 80'lerden arta kalan "Gece Cimnastiği"nden Küçük Emrah'a, Asil Nadir'den mercimek reklamlarına, Sabrina'dan "Kara Şimşek"e, Cyndi Lauper'dan Laura Branigan'a her şey tarihin semalarında uçuşup kaybolmuşken Madonna'nın dipdiri tutunabilmesi sizce de 70'lerin sokaklarından tanıdık bir otorite tanımazlığı pervasızlıkla sürdürebilmesinden değil mi?
Can Dündar/Milliyet