Discorium ruhu yeniden doğar mı?
Yıl 1986...Aylardan Ekim... Gayrettepe Sinan Pasajı'nın alt katında, o döneme damgasını vuracak bir disko açıldı. Adı Discorium'du... O zamanlarda Discorium'da önce soul ve hip hop çalınır, belli bir zaman sonra açılış yapılırdı. Müzik kesilip alttan alta DJ Aydın (Katırcıoğlu)'ın verdiği 'Carmina Burana' ile önce ekranlarda diskonun üçgenli logosu görünür ve sonra coşanların görüntüleri ekrana yansırdı. Bu açılış olayı biter bitmez ise tepedeki 'truss' aşağı iner, sis basılır ve belki gençlerin hayatında ilk kez orada gördüğü clay paky-vari- moving lights ve laser çalışmaya başlardı.
Özetle herşeyin ilkinin yaşandığı bir mekandı. Açılış gecesi kullandıkları 'Carmina Burana' adlı bu klasik yapıt daha sonraları geceyarısını geçerken eğlencenin açılış parçası oldu. Ayrıca o yıllarda bu klasik yapıtın satış grafiği değişti ve yok sattı. Uzunca bir yoldan geçilerek inilirdi, içerisi halı kaplıydı, çok güçlü bir ses ve ışık sistemi vardı. Bir de kapının girişinde sağda parmağınızı dokunduğunuzda kırmızı renkli elektrik akımı oluşturan plazma toplardan bulunurdu. Millet içeri girerken bu toplara dokunmaya çalışıyordu, hastalık bir durumdu.
80'li yılların en bomba diskolarından biriydi Discorium.
Zamanın hızlı gençliği buraya gelir, eğlenir ve coşardı. Yani piyasaydı. 80'li yılların disko tandansını en güzel yansıtan yerlerindendi. Gidenler bu mekandan öyle söz ederdi ki, gitmeyenler gidebilmenin yollarını arardı.
Burada konser vermek için kimler gelmedi ki... Mori Kante (Yeke Yeke), Snap (I've got the power), Technotronics (Pump Up The Jam), Gipsy Kings, Lambada...
Sinan Özedincik/Sabah