Öğrenciliğimden kalan "Pazar akşamı hüznü" de hala içimde.Pazar akşamları hava kararmaya başladığında da 1.5 günlük - cumartesi yarım gün okul vardı - hafta sonu tatilinin bittiğinin farkına varıp, hüzünlenirdim. Üstelik, pazar akşamları Ankara’daki sobalı evimizde hamamdaki su ısıtan ve odunla çalışan soba da yakılır, su ve hamam soğumadan yıkanmam istenirdi.Hamam bittiğinde rahmetli anam beni karşısına alır, hayatımın en korkulu eylemini yapardı. El ve ayaklarımın tırnaklarını keserdi. Bu işlem hamam sonrası yapılırdı ki, el ve ayaklarım tırnak kesmek için nispeten yumuşak olsun. Hala tırnaklarım kesilirken içimi bir ürperti kaplar
Tırnaklarım kesildiği sırada da aklıma unuttuğum bir ödev gelirdi. Her ama her hafta. Herhalde zihnim ödev kavramını hafta sonu siliyor veya ben nasıl olsa daha vakit var diye onları erteliyordum. Anam ellerimi, ayaklarımı kurulurken ben ödevin başına geçmek için yırtınırdım.Normal yurdum insanı olmaya aday bir çocuk olarak yalap şap ödevi yapar, görüntüyü kurtarır, ertesi gün öğretmenden işiteceğim azarı nispeten küçültürdüm. O sırada aklım radyoda olurdu. O yıllarda Pazar akşamını kurtaran tek eğlence radyodaki "arkası yarın" adlı şimdiki TV dizilerine benzeyen radyo oyunları programı idi. Her gece 15 dakika yayınlanırdı.Onu da dinledikten sonra hiç uykum olmadığı halde yatmaya zorlanırdım.Halbuki bir gece önce yatma saati serbestti.
Bayramda da ilk 2 veya 3 gün alabildiğine gezer-tozar, bayram bahşişlerini ezer, her türlü bayram yerini tavaf eder, bu arada her türlü edimi boşlar, ama son gün birden ayıkırdım. Unutulan ödevler, kirli okul kıyafeti, boya isteyen ayakkabı, yıkanma mecburiyeti gözlerimin önünde uçuşmaya başlardı. İşte o an da tüm neşem kaçar, giderdi.
Şimdi okul yok, hatta gazeteci olarak sabah yetişeceğim bir measi de yok. Ama hüzün aynı hüzün. Tüh yine bayram bitti! Neyse ki yılbaşı yakın.O da bir heves gelecek, geçecek.Sonra yazı bekleyeceğim, Avrupa’da çalışan eşimin izin zamanını iple çekeceğim. Sonra birden fark edeceğim ki onlar da bitmiş. Ben 56 yaz görmüşüm, 56 kış, 56 ilk ve sonbahar!Sonunda da sormadan edemeyeceğim:Hayatta herşey kendini tekrar mı ediyor, yoksa her biri bitiyor mu?Tekrar ediyorsa zaman var mı? Bitiyorsa başlangıcın anlamı ne?
Cüneyt Ülsever / Hürriyet