Sevgili Geçmiş Zaman Manyağı,
Cocukluğumuza özlemin çok güzel ve duygusal geldi bana. Aynı şeyleri paylaşan bir çocukluk arkadaşımı belki de kendimi okudum sende. İsimsiz yaziyi da okudum. Bazı eksikleri olan aynı seyleri paylaşmışız..
Misket ortağımız vardı hatırlarmısın? Yuttuğumuz misketler ya onda kalırdı o gece bir kese içinde ya da sende kalırdı. Sokaklar, topraktı. Olmasa nasıl misket veya gazoz kapağı dizerdik? Gururla getirirdik eve. Haftanın en keyifli gecesi ''radyo tiyatrosu'' olan perşembe gecesiydi. Seslendiren sanatçıları ismiyle tanırdık.
Bir de sabahları arkası yarın'dan sonra Çocuk Bahçesi vardı. Hepimiz heyecanla beklerdik (tabii yaz günleri). Kışın öğleden sonraydı. O zamanlar ,konuşacak çocuk sanatçılar olmadığı için sesini inceltip konuşan büyükler vardı..
Çamlıca gazozuna rakip Elvan vardı meyvalı. Simit 10, gazoz 5 kuruştu. Zambo ve Melek sakızı vardı ve Hayat şekeri vardı sadece .Tipitip yoktu o zamanlar. Ben, her akşam, 250 gr beyaz peynir almaya giderdim . Neden derdim kendimce bu hergün yeniyorsa daha fazla almıyoruz? Babam, iyi bir akşamcıydı. Akşamları beyaz peynir yenmezdi bizde o babamındı çünkü. Haftalık deli gibi beklediğimiz dergiler vardı. Her hafta pazartesi olmasını iple çekerdim, Ceylan çıksın diye Robot Ali'ye hastaydım ve 1001 roman, her sayısı vardı bende çünkü. Daha sonraları TİNA çıktı. Onunda en az 200 sayısı vardı elimde. Pardon atladım AKBABA vardı. Politik olaylar hiç önemli degildi sadece ABDÜLCANBAZ vardı benim için. Ne kadar güzeldi. Bisikletini hiç unutmadım.
Yapı Kredi'nin Doğan Kardeş'ine de üyeydim. Süpermen hayatımın kahramanıydı.
Açık hava sinemaları vardı. Galatasaray Lisesinin bahçesi yazın sinema olurdu. Vasvi Uçaroğlu'nu Kamuran Akkor'u ve Berkant'ı ilk defa orada izlemiştim. Beyoğlunda doğdum ben o zamanlar mahallemizdeki tek Türk bizdik. Şöyle söyleyeyim 16 hanelik halen yaşadığım mahallede 1 Türk aile yani biz,12 Yunanlı aile ve 3 tane de İtalyan aile vardı.
Diğer mahallelerden Türk arkadaşlarım vardı onlar da bize karışır ve çok güzel oyunlar oynardık. Aynen yazdığınız gibi. Kukalı saklambaç ve yakan top banko oyunlarımızdı. Yılbaşlarında mahalleye çam ağacı süslenirdi. Hiç kimse onu bozmaya kalkmadı çocukluğumda..
Saat 12 ye doğru gitarlar çalınırdı sokağımızda ve 12 'de mahalle boşalıp, şişeler atırdı sokağa. Ama sabah, bir tek cam kırığı göremezdik o sokakta.
Grundıg TK 146 hayatımda o zamanlar göremeyeceğim en iyi teypti. Ajda Pekkan, Cem Karaca ve Barış Manço'nun şarkılarını dinlerdik. Tabii ki Dario Moreno'yu ..
Yabancılardan, Pepino Di Capri,Rita Pavone en sevdiğimiz sanatçılardı
Ben maddi açıdan iyi bir çocukluk geçirmedim. Ama manevi açıdan her şey çok güzeldi...
Bir de o zamanların en revaçta olan oyunlarından biri de 5 halkaydı. Bilmem bilir misin?
Bana doğum günümde hediye olarak gelmişti ve ben 5 halka 25 kuruş olarak herkes gibi değerlendirmiştim..
Evet, ders kitaplarımızı ve defterlerimiz özenle kaplardık. Kızlar kırmızı erkekler maviydi. En gıcığı da etiketi düzgün yapıştırmak ve yazmaktı.
Geceleri , evin terasına çıkar ve gök yüzüne bakardık.Pırıl pırıldı hatırlarmısınız? Sanki bütün yıldızları görürdük yattığımız yerden ,hatta hareketli yıldız gören ödüllendirilirdi. Onlar,ABD'nin attığı uydulardı. Şimdilerde yıldızları gören varmı?
Gelelim televizyona..Aslında o kadar çok şey var ki anlatacak ama seni sıkmak istemedim..
İlk yayına İTÜ 'den başladılar, haftada 1 saat o da peşembe günleri..... bizde televizyon yoktu ..Halamın bir arkadaşına gitmiştik seyretmek için.Ne seyrettiğimi hatırlamıyorum..
Biz televizyonumuzu 1972 yılında alabilmiştik. İstiklal Marşını ayakta izleyen ilk aile bizdik herhalde, sonraları oturarak izlemeye başladık.
Münich olimpiyatları, Mark Spitz ve Nadia Comanechi 'nin yeri bizde ayrıdır.
Benimki belki de ukalalık oldu bunları sana anlatacak bir sürü insan çevrende vardır belki ama kendimi tutamadım...
En içten sevgilerle...
Sait Pekün