Emilici vokke ölmedi yüreğimizde yaşıyor!













80'lerde çocukluklarını ve gençliklerini yaşamış, ben dahil herkes bu hafta sonu en çok şu cümleyi kurdu: Michael Jackson'la birlikte çocukluğumuz da öldü. Doğrudur. Ölmüştür.

İnsan, ilk çocukluk anılarında yer tutan insanlar göçünce ister istemez bu ruh haline giriyor, kolay kolay da çıkamıyor.
Müzik kanalları ve internet aracılığıyla hafta sonum MJ'in yasını tutarak geçti.
Şaka değil, 70-80 kuşağı için atlatması zor bir travma bu.
Ben onunla ilk defa 5 yaşındayken “We Are the World” sayesinde tanıştım.
Hatırlarsınız belki, TRT'de habire verirlerdi klibini.
Annem de her çıktığında ağlardı.
O yaşta anlamıyordum tabii niye ağladığını.
Ben de o ağlıyor diye ağlardım...
Sonracığıma, gördüğüm her siyahı Michael Jackson sanırdım.
Yine annem, beni elimden tutup “Bunu izlemelisin” diye Moonwalker'a götürdüğünde dokuz yaşındaydım.
Michael Jackson İstanbul'a konsere geldiğinde ise 13. Ağabeyime yalvarmıştım “Ben de izleyeyim seninle” diye.
Fakat “Kardeşine uyuzluk yapmaya yemin etmiş abi” sırıtmasıyla günlerce süründürmüş, sonunda da götürmemişti konsere.
İçim hâlâ yanar, bir kerecik canlı göremedim adamı.
Eminim, çok geniş bir yaş aralığında her müzikseverin Michael Jackson ile ilgili kendi hayatı içinde bir kilometre taşı olmuş, dün kadar yakın hissettiği, hafızasına çivi yazısı misali kazınmış bir anısı var, aynı benim gibi.
Bir de, ben Maykılceksın kardeşimin Smooth Criminal şarkısında emilici vokke dediğine çok eminim. (Eniveci, enibaci ve enigici vokke de kabulümdür.)
İngilizce öğrendikten sonra da hislerim değişmedi bu konuyla ilgili.
Eminim.
Michael'ın öldüğünü kabul edememem gibi (Bu da Sezen Aksu'ya “Sezen” diyen kadın ekolü gibi oldu ya, hadi neyse) doğrusu olduğu söylenen “Annie are you OK?”i kabul etmiyorum.
Doğrusu emilici.
Bu konudaki kararlılığımı tekrarlıyor, Michael'ı Moonwalk yaparak, şapkamı tutarak ve olmayan takımlarımı avuçlayarak selamlıyorum.

Melike Karakartal