Yanlış zamanda ölmek!



















Farrah Fawcett perşembe sabahı hayatını yitirdi.
Michael Jackson’dan birkaç saat önce.
Uzun zamandır kanser tedavisi görüyordu.
Medya beklenen ölümler için hazırlık yapar.
Biyografiler yazdırılır, fotoğraflar derlenir, eski röportajlar taranır.
O an geldiğinde bu bilgiler haber olarak servise sunulur.
Dün de bu sistem işleyecekti. Ama kader ağlarını ördü. Fawcett’tan birkaç saat sonra Michael Jackson da gitti. Her şey altüst oldu.
Larry King’in evvelki akşam söyledikleri aslında durumu özetliyordu:
“Bugün Farrah Fawcett için özel bir yayın yapacaktık. Arşiv bantlar, konuklar ve görüşler hazırlanıyordu ama her şey değişti. Michael Jackson haberinden sonra Fawcett’ı ertelemek zorunda kaldık...”
Michael Jackson 80’lerin idolüyse, Fawcett da 70’lerin simgelerinden. En büyük televizyon yıldızlarından.
Güzelliği, harika sarı saçları, bembeyaz dişleri ve bronz teniyle o çocukluğumuzun en az Cüneyt Arkın, Kadir İnanır, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit kadar bir parçası.
Münir Özkul’lu, Adile Naşit’li “Neşeli Günler”deki o sahneyi hatırlayın.
Palavracı Şener Şen’in yeğenleriyle “Charlie’nin Melekleri”ni izlerken Farrah Fawcett için “Geldi bu bana. Tanıştırdılar Amerika’da ama yüz vermedim valla...” deyişini.
O zaman için güzel ve seksi kadın demek Farrah Fawcett demekti.
Giyim kuşamından saç modeline kadınlar onun gibi olunca güzel kabul edilirdi.
Aptal sarışın falan da değildi ha...
Gayet zeki, neyi ne için yaptığını bilen, her şeyin farkında biri.
Sanıldığının aksine şöhretten sıkılan, köşesine gönüllü çekilen biri...
Şimdi ne oldu biliyor musunuz?
Fawcett, ölümünün ardından popüler kültür tarihinin ölümsüz ikonları arasına girecekken arada kaynadı gitti.
Saçlarından giydiği sutyensiz bluzlara, bikinilere, şortlara; muhteşem platform topuklu ayakkabılarından beyaz üzeri turuncu logolu klasik Nike’lara her şeyi belki de moda olacak, şu anda bütün dünyada gazeteler, televizyonlar, dergiler ve internet ona, tarzına ve hayatına odaklanacaktı.
Hâlâ bir şansı var mı dersiniz?

Mehmet Tez